Neden Sistemli Yatırım?
Finansal piyasalarda ve borsalarda yatırım yapan yatırımcıların temel amacı istikrarlı ve yüksek kazanç sağlamaktır. Fakat neredeyse yok denebilecek kadar az sayıdaki yatırımcı bunu başarabiliyor. Belirli bir probleme çözüm üretebilmek için öncelikle sorunun nereden kaynaklandığını çok iyi tespit etmek gerekir. Bir hastanın hastalığına teşhis konulmadan tedavisinin yapılmasının mümkün olamayacağı gibi yatırımcıların borsalarda işlem yaparken düştükleri hataları anlamadan da sorunlarına çözüm üretmek mümkün değildir. Öyleyse öncelikle yatırımcıların borsalarda alım-satım kararlarını nasıl verdiklerini ve nerelerde sorunlarla karşılaştıklarını inceleyelim. Ardından sistemli yatırımın ne olduğuna ve bize neler kazandırdığına değinelim.

Heryerde teknolojiyi kullanıyoruz. Peki ya borsalarda?

Günümüz insanı hayatın her alanında teknolojiyi sonuna kadar kullanıyor. Fakat mesele parasını yönetmeye ve borsalarda işlem yapmaya gelince maalesef teknolojiden neredeyse hiç faydalanmıyor veya yeterince faydalanmıyor. Az sayıdaki profesyonel yatırımcı meselenin farkında olsa da hala büyük yatırımcı kitleleri finansal piyasalarda alım-satım kararı vermenin, bilimin ve teknolojinin çalışma alanlarından biri olabileceğini farkedebilmiş değil. Oysa geçmiş verileri analiz etmek, istatistiksel sonuçlar çıkarmak, ileri yazılım teknolojileri ile modellemeler yapmak ve robot programlar geliştirmek pekâla en başta yazılım teknolojileri olmak üzere birçok bilim ve teknoloji alanının konusu olabilir.

Paranız söylentilere emanet edilemeyecek kadar değerlidir

Günümüzde büyük yatırımcı kitlelerinin alım-satım yaparken en çok kullandıkları yöntem hala söylentiler ve dedikodulardır. Şu hisse şuraya kadar çıkacakmış, VİOP şu fiyattan dönecekmiş, döviz düşecekmiş vs. Hergün binlerce yatırımcı eşten-dosttan, sağdan-soldan, bu forumdan-şu forumdan gelecek tüyoları bekliyor. İki kişi fısıldaşarak konuşuyor olsa veya bir forumda birkaç kişi belirli bir hissenin yükseleceğinden bahsediyor olsa hemen o konuşmaya dikkat kesiliyor yatırımcı. Bu, insanoğlunun doğasında var.

Oysa o konuşanlar kimdir? Ne kadar ehil kişierdir? Daha önceki söyledikleri ne kadar gerçekleşmiştir? Aynı kişi veya kişilerin daha önceki tüyoları hakkında istatistikler mevcut mudur? Acaba söylentisini yaydıkları ve ellerinde bulundurdukları hisseyi birilerine pazarlamaya mı çalışmaktadırlar? Tüm bu yorumları yaparken bilgi kaynakları nedir? Tüm bu sorulara tatminkar cevaplar bulmadan bu türden söylenti ve dedikodulara paranızı emanet etmeniz pek akıllıca bir davranış olmayacaktır. 

Zaman zaman söylentilerin ve dedikoduların tesadüfen doğru çıktığı olsa bile şu unutulmamalıdır ki zaten herhangi bir ürünün yükselme veya düşme ihtimali teorik olarak %50'dir. Ürün ya yükselecek ya da düşecektir. Belirli bir başarının tesadüf olmadığını anlamanın yolu onlarca, yüzlerce hatta binlerce kez denemek ve başarının istikrarlı bir şekilde devam ettiğini tespit etmektir. Bu yüzden istatistiğe dayalı olarak geliştirilmiş ve uzun süre denenip sonuçları ortaya konulmuş olan sistemlerden yararlanmak son derece önem taşımaktadır. Oysa söylentiler, tüyolar ve dedikodular dünü olmayan, sürekliliği bulunmayan, geçmişi belirsiz bilgi kaynaklarıdır.

Borsa ve piyasa yorumları

Hergün televizyonlarda ve internet sitelerinde yüzlere şahıs piyasalar hakkında yorumlarda bulunuyor. Birçok yatırımcı da bu yorumlardan bir sonuç çıkararak para kazanmaya çalışıyor. Bu yorumların çok büyük bir kısmının iyi niyetle yapılmış yorumlar olduklarını kabul etsek bile yorumlara göre piyasada pozisyon alma konusunda işin doğasından kaynaklanan çok ciddi sıkıntılar mevcuttur.

Temel sorunlardan biri yorumların birbiriyle çelişmesidir. Birçok uzman aynı gün içerisinde birbiriyle taban tabana zıt öngörülerde bulunabiliyorlar. Bazıları piyasanın yükseleceğini düşünürken bazıları düşeceğini düşünüyor. Bu durum doğal olarak yatırımcıların kafasının karışmasına neden oluyor.

Yorumcular konusunda diğer bir sorun ise yorumların iki yönlü yapılması ve kesinlik arzetmemesidir. Örneğin şu tarzda yorumlara pek çok yatırımcı defalarca şahit olmuştur. "Eğer enflasyon verileri iyi gelirse endeks 80000'lere yükselebilir. Fakat bununla birlikte yurtdışı piyasalardaki tedirginlik nedeniyle risk iştahı azalabilir ve piyasada sert düşüşler görülebilir".  Bu ifadenin anlamı şudur: Piyasa düşebilir de çıkabilir de. Bu ve benzeri yorumlardan sağlıklı ve para kazanılabilir sonuç çıkartmak neredeyse imkansızdır.

Diğer taraftan piyasalarda trade etmek yani bizzat alım-satım yapmak ile yorum yaparak öngörülerde bulunmak birbirinden tamamen farklı şeylerdir. Örneğin şu anda bist100 endeksinin 90000 olacağı yorumunda bulunsak bu yorumumuz nerdeyse %100 doğru bir yorumdur ve er ya da geç bu yorum haklı çıkacaktır. Ancak bu ay mı, bu sene mi, yoksa 10 sene sonra mı. İşte asıl sorun buradadır. Aslında yorum doğru bir yorumdur ve kesinlikle haklı çıkacaktır. Evet birgün bist100 endeksi 90000 olacaktır. Ancak ne zaman olacağı belli değildir. Peki bu durumda yatırımcı ne yapacaktır? Normal şartlarda yükseliş olacağı için alım yapması gerekir. Ancak bu yorumun doğru çıkması için belki de 10 yıl gerekebilecektir. Bir yoruma bakıp alım yapıp 10 yıl beklemek ne kadar mantıklı bir yatırım olabilir? Ayrıca endeks belki birgün 90000 olacaktır ancak nereye kadar düştükten sonra 90000'e yükselecektir. Bu konu da son derece önemlidir. Eğer önce 25000'e düşecek ve ardından 90000'e yükselecekse bunun hiçbir anlamı yoktur. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur. Endeksin 90000 olacağı yorumu yanlış değildir. Doğruluğu neredeyse kesindir. Ancak bu yorumun içinde zaman kavramı ve risk hesabı bulunmamaktadır. Zaman kavramı yoktur çünkü fiyatın 90000'e ne zaman çıkacağı belirtilmemiştir. Risk belirsizdir çünkü biz 90000 fiyatını beklerken piyasa daha da düşerse nereye kadar ve nasıl sabredilecektir. İşte tüm bunlar yorum yapmak ile piyasada trade etmek arasında çok ciddi farklar olduğunu ve yorumlar doğru olsa bile içerisinde zaman ve risk bilgilerini içermedikçe hiçbir anlam ifade etmediklerini açıkça göstermektedir. Ayrıca yorumun doğru çıkmama ihtimali de vardır. Bu durumda ise tam bir felaket yaşanacaktır. Belki de yatırımcı uzun süre bekledikten sonra pozisyonu çok büyük zararlarla kapatmak durumuyla karşı karşıya kalacaktır.

Robot programlarımız bünyelerindeki kesin algoritmalarla işlem yaparlar ve belirli bir işlemde asla sınırsız ve belirsiz risk almazlar. Piyasa koşullarına göre hareket ederler. Gelecek hakkında spekülasyon ve yorum yapmak yerine piyasadaki en gerçek şey olan fiyatları analiz ederler. Alım yaptıktan sonra şartlar değişirse belirli bir düşüşten sonra riskin daha fazla büyümesine izin vermemek için satışa geçebilirler. Benzer şekilde alım yapıldıktan sonra piyasa yukarı devam ederse mümkün mertebe pozisyonda tutmaya çalışarak trendlerden maksimum kazancın elde edilmesini amaçlarlar. Çok uzun vadeli öngörülerde bulunmak yerine piyasa koşullarına bağlı olarak çalışırlar ve piyasa ile inatlaşmazlar.  

Borsa yorumcularının bir kısmı düzenli olarak günlük yorumlar yayınlamaktadırlar. Fakat bu yorumlardaki sıkıntı da yorumların karlılığının düşük olması ve aynı zamanda geçmişte yapılmış olan yorumlardan elde edilmiş olan  kazançların çetelesinin tutulmuyor olmasıdır. Yorumcu yorumunu yapar ve gider. Yorumdan medet uman yatırımcı ise piyasa ile ve pozisyonu ile başbaşa kalır. Ayrıca yorumcunun kendisi dahil hiçkimse yapılan yorumların ne kadar kazandırdığının farkında değildir. Zaten genellikle yorumların veriminin takip edilmesi de oldukça güçtür. Çünkü yukarıda da bahsedildiği gibi yorumlar genellikle muğlak, iki yöne de yorumlanabilen belirsizliklerle dolu subjektif ifadelerdir.

Bu sitede tanıtılan otomatik robot programlarının performansları yıllardır takip edilmektedir. Kâr grafikleri, işlem sayıları, tam olarak hangi fiyattan alım satımların gerçekleştiği gibi bilgiler titizlikle tutulmakta ve talep eden yatırımcılarla paylaşılmaktadır. Yüksek kârlılıkları objektif verilerle sabittir ve karlılıkları yıllardır devam etmektedir. Bazı işlemleri zararla neticelense bile karlı işlemlerden elde edilen kazançlar çok daha büyük olduğundan toplamda ciddi miktarda karlar elde edebilmişlerdir. Bunun neticesinde de bugüne kadar toplam kar grafiği ufak dalgalanmalarla birlikte uzun vadede daima yukarı olabilmiştir.

Yatırımcının en büyük düşmanı yine kendisidir

Borsa yatırımcılarının alım ya da satım kararı vermelerinde en etkili unsurlardan biri de yatırımlarına yön verirken yaşadıkları duygulardır. Yatırımcılar hırsları ile korkuları arasında çok ciddi bocalamalar yaşarlar. Düz mantıkla çalışan insan beyni kaotik bir yapıda olan borsalarda ve diğer finans piyasalarında çaresiz kalır ve yatırımcıyı büyük felaketlere sürükleyebilir.

Piyasaları takip eden yatırımcılar hergün çok sayıdaki bilgi, haber ve yorumun bombardımanı altındadır. Borsa şirket haberleri, bilançolar, endeks yorumları, uzman görüşleri, ekonomik veriler, büyüme verileri, enflasyon verileri, teknik analizler,  merkez bankalarının kararları, açıklanması beklenen veriler vs. Üstelik bu bilgiler çoğu zaman birbiriyle çelişirler. Yani bazıları piyasaların veya işlem yapılan ürünün yükseleceğini düşündürürken bazıları düşeceğini düşündürür. İnsan beyninin bu kadar yoğun ve çelişkili bilgi bombardımanı ile başedebilmesi genellikle mümkün olmaz. Bu yüzden yatırımcılar genellikle ani bir dürtü ile  alım ya da satım kararı verirler. Oysa otomatik alım satım programlarımız tüm hesaplamaları otomatik olarak yaparlar. Birçok veriyi aynı anda ve çok hızlı bir şekilde analiz edip sonuca ulaşabilirler. Dolayısıyla sistemli yatırımda karar mekanizmasına kaos değil düzen hakim olur. Üstelik sinyal programlarımız bu hesaplamaları yaparken piyasadaki en gerçek şey olan fiyat verilerinden hareket ederler ve bu nedenle afaki, belirsiz ve hayali hiçbir unsur içermezler.  

Piyasalardaki veri, haber ve bilgi bombardımanı altındaki yatırımcılar ani ve dürtüsel olarak alım yaptıktan sonra yine beyinlerinin ve duygularının kendilerine kurmuş olduğu tuzaklarla yüzyüze kalırlar. Yatırımcıların en büyük sorunlarından biri alım yaptıktan sonra hırslarına yenik düşerek nerede satış yapacaklarını sağlıklı bir yolla belirleyememeleridir. Genellikle çok kısa vadede çok büyük kazanç hedefi ile alım yaparlar. Bunun sonucu olarak alım yapıldıktan sonra piyasa düşmeye başlasa bile sağlıklı bir noktadan satış yapılamaz, yani stoploss uygulanamaz. Böylece realiteden kopuş başlar. Şu destekten dönecek, şu noktayı kırmaz, zaten şu indikatör yükselişe işaret ediyor diye düşünülürken piyasa düşmeye devam eder ve bunun neticesinde de zararlar çok büyük boyutlara ulaşabilir. Yatırımcı para kaybetmesi nedeniyle üzgün olsa da yanlış tahmin yaptığını kabullenemez. O hala piyasanın yükseleceğine ve alım yapmış olduğu ürünün de beklediği fiyatlara geleceğine inanmaya devam eder. Fakat gelişmeler hiç de yatırımcının beklediği gibi olmaz ve zararlar hergün katlandıkça katlanır. Hikaye oldukça klasik. Hergün binlerce yatırımcı bu problemleri yaşıyor. Oysa Borsa ve VİOB için geliştirmiş olduğumuz otomatik robot programlarımız AL işlemi yaptıktan sonra piyasa koşulları değişirse SAT işlemi yapmaktan çekinmezler. Asla piyasanın yönü hakkında inançları ve saplantıları yoktur. Asla gurur yapmazlar ve haklı çıkmak arzusuyla gerçekleri görmezden gelmezler.

Yatırımcıların düşmanı olan bir diğer duygu ise korkudur. Yatırımcı alım yaptıktan sonra piyasa beklendiği gibi yukarı gitmeye devam etse bile ufak bir düzeltmede bile yatırımcı satış yapma dürtüsüyle karşı karşıya kalabilir. Belki de çok büyük bir trend başlamıştır fakat yatırımcı erkenden satış yaptığı için bu büyük trendden faydalanamaz. Yatırımcıyı satış yapmaya iten neden genellikle gerçekçi bir neden değildir. Genellikle ani bir dürtü ve korku ile satış kararı verilir. Yatırımcının elinde sağlıklı bir istatistik bulunmadığı için genellikle ne zaman kârını cebe indirmesi gerektiğini ve ne zaman trendde beklemesi gerektiğini belirleyemez. Geliştirmiş olduğumuz VİOP ve borsa robot programlarımız birçok istatistiksel çalışmayla belirlenmiş olan kuralların ve formüllerin sonucuna göre trendin sona erip ermediğine karar verirler ve  hesaplamalar neticesinde trendin devam ettiği tespit edildiği  müddetçe AL durumunda beklerler. Yani trendlerden sonuna kadar faydalanmaya çalışırlar.

Piyasalarda yatırım yapan yatırımcıların yaşadıkları bir diğer duygu ise açılan pozisyona aşık olma duygusudur. Büyük hırs ve inançlarla açılmış olan pozisyona duyulan güven ve beklenti o kadar büyük boyutlara ulaşabilir ki artık yatırımcı piyasaya karşı tarafsızlığını yitirir. Bu aşamadan sonra psikolojide "algıda seçicilik" adı verilen bir durum oluşur. Yatırımcı artık pozisyonunu destekleyen haber, yorum ve bilgilere çok fazla önem verirken pozisyonunun tersi yöne işaret eden haber ve bilgilere kulak asmaz olur. İşin kötü tarafı bu mekanizma beyin tarafından otomatik olarak çalıştırılır ve yatırımcı çoğu zaman beynindeki bu aldatmacanın farkında bile olmaz. Artık gerçeklerden kopuş başlamıştır. Gerçeklerden kopuşun bedeli ise çoğu zaman çok ağır olur. Eğer yatırımcının tahmini doğru çıkmadıysa zararlar çok ciddi miktarlara ulaşabilir. Otomatik robot programlarımız piyasaların yönü hakkında hiçbir inanca sahip değillerdir. Onlar için yükselişle düşüş birbirinden farksız iki gerçeklik ve iki ihtimaldir. Düşüşlere de yükselişlere de tarafsızdırlar. Onlar yalnızca verileri analiz ederler ve verilerden çıkardıkları sonuca göre işlem yaparlar. Belirli bir algoritmaya göre çalışan bilgisayar programı oldukları için piyasaya tarafsız gözle bakabilirler ve verilere dayalı gerçeklerden hiçbir zaman kopmazlar.

Teknik Analiz ama nasıl?

Piyasalar hakkında öngörüde bulunurken kullanılan en yaygın yöntemlerden biri de teknik analiz yöntemidir. Teknik analiz yöntemi özetle "tarih tekerrürden ibarettir" düşüncesine dayanır. Yani teknik analizde, geçmişte oluşan hareketlerin benzerlerinin gelecekte de tekrar edeceği düşünülür. Teknik analizde geçmiş veriler ve fiyat hareketleri analiz edilip bu analize dayalı olarak gelecekle ilgili tahminlerde bulunulur.

Teknik analizi diğer yaklaşımlardan ayıran en büyük özellik sadece veriye dayalı olmasıdır. Bu yönüyle piyasa gerçekliğine en yakın yaklaşımın teknik analiz yaklaşımı olduğu söylenebilir. Fakat bununla birlikte bugün dünyada binlerce teknik indikatör veya teknik analiz yaklaşımı mevcuttur. Bu karmaşa ise yatırımcıların bocalamalarına ve kendi içerisinde tutarlı sağlam bir yol tutamamalarına neden olabilmektedir.

Teknik analiz yaklaşımında temelde iki tür analiz yöntemi kullanılır. Grafik analizi ve indikatör analizi.
Grafik analizinde tahminde bulunulmak istenen hisse senedi veya ürünün fiyat grafiği kullanılır. Fiyat grafiği üzerinde destek çizgileri, direnç çizgileri ve trend çizgileri gibi çizgiler çizilerek ileride fiyatların nerelere kadar düşebileceği veya nerelere kadar yükselebileceği tahmin edilmeye çalışılır. Trend çizgileri kullanılarak, devam eden trendin kırılıp kırılmadığı veya en uygun alım veya satım noktasınının hangi fiyatlar olabileceği kestirilmeye çalışılır.

Grafik analizi ile piyasalar hakkında öngörüde bulunmak çok yaygın olarak kullanılan bir yöntem olsa da maalesef çok sayıda belirsizliklerle doludur. Grafik analizi yaparken kullanılan en basit ve en kesin sonuç verdiğine inanılan araçlardan birini yani destek/direnç çizgilerini ele alalım. Fiyatların daha önce yükselip belirli bir seviyeyi yukarı kıramayıp dönüş yaptığı seviyeler direnç seviyeleri olarak belirlenir ve bu seviyeye yatay bir çizgi çizilir. Benzer şekilde Fiyatların aşağı giderken daha fazla aşağı gidemeyerek yukarı döndüğü seviyeye ise destek seviyesi denir ve bu seviyeye de yine yatay bir çizgi çizilerek destek seviyesi belirlenmiş olur. Genel kabul şu şekildedir: Fiyatlar daha önceki dirençlerden dönme veya o seviyelerde dirençle karşılaşma eğilimindedirler. Eğer direnç seviyesinden dönülmeyip bu seviye yukarı kırılırsa piyasanın yüselişini sürdüreceğine inanılır. Benzer durum destek seviyeleri için de geçerlidir. Aslında kural çok basittir. Fiyat geçmişte nerelerden döndü ise o seviyeler destek ve direnç oluşturacaktır ve bu seviyelerin kırılıp kırılmadığına bakılarak piyasada pozisyon alınacaktır. Ancak sıra bu bilgiye göre piyasada işlem yapmaya gelince meselenin hiç de göründüğü kadar açık ve net olmadığı anlaşılır. Cevaplanması gereken birçok soru vardır. Bu soruların en başında direnç seviyesinin kırıldığına nasıl karar verileceği sorusu gelir. Fiyatın direnç seviyesini geçmesiyle birlikte hemen direncin kırıldığına mı hükmedilecektir yoksa kırıldıktan sonra belirli bir sürenin geçmesi mi beklenecektir? Eğer belirli bir süre beklenecekse bu süre ne kadar olmalıdır ve en ideal süre nasıl tespit edilecektir? Sorular bunlarla da sınırlı değildir. Direncin kırıldığına karar verirken fiyat direnç seviyesini geçtikten sonra bir müddet beklemek yerine acaba fiyatın direnci kırdıktan sonra belli bir miktar yukarı gitmesi mi beklenmelidir? Eğer bu yol seçilecekse fiyatın direnci ne kadar geçmesi beklenmelidir? En ideal değer nedir ve bu değer neye göre ve nasıl belirlenecektir? Sorular hala devam eder. Acaba direncin kırıldığına karar vermek için direnç seviyesinin üstünde günlük kapanış olması mı beklenmelidir? Eğer bu yol seçilecekse kaç gün direncin üstünde kapanış beklenmelidir? İdeal gün sayısı nedir? Direncin kırıldığına hükmedildikten sonra alım yapılınca fiyat yeniden direncin altına düşerse ne yapılacaktır? Nereye kadar pozisyonda kalmaya devam edilecektir? vs vs.
Görüldüğü gibi en basit grafik analiz yöntemi olan direnç ve destek analizi bile bu kadar çok sayıda belirsizlik ve karmaşayı bünyesinde barındırabiliyor. İkili dip, ikili tepe, omuz-baş-omuz, üçgen formasyon, bayrak formasyonu gibi daha karmaşık grafik analiz yöntemlerindeki karmaşa ve belirsizliğin çok daha fazla olacağı aşikârdır.Yukarıda sıralanan ihtimallerin her biri ve belirlenen değerlerin her biri için tek tek geriye doğru analizler yapılıp en doğru yolun ve yöntemin ne olduğuna karar verilmesi gerekir ki bu karmaşa ve belirsizliğe son verilebilsin. Bu araştırma yapılmadıkça, uygulanan yolun veya seçilen değerlerin bize gelecekte ne getirebileceğini doğru tahmin etmek imkansız olacaktır. Bu tür bir analizin yapılması çok ciddi bir çalışma ve çoğu zaman da uzmanlık gerektirdiği için yatırımcıların çok büyük bir çoğunluğu bunu başaramaz ve belirsizlikler içinde kaybolup gider. Bir gün bir yöntemi uygularken ertesi gün başka bir yöntemi uygular. Uygulayacağı yöntem ve değerler o günkü psikolojisine ve belki de pozisyonunun durumuna göre değişiklik gösterir. Bunun sonucunda da disiplinli, kararlı ve başarısı ölçülebilir yöntemler kullanılmamış olur ve felaketin kapısı aralanır.

Teknik analiz yaklaşımında kullanılan bir diğer analiz yöntemi ise indikatörlerle analizdir. İndikatörler geçmiş fiyatlar üzerinde tanımlı fonksiyonlardır.  İndikatörlerin durumuna bakılarak piyasanın yönü tahmin edilmeye çalışılır. Bugün dünyada binlerce indikatör mevcuttur. İndikatörlerle tahminde bulunmaya çalışmak da yine birçok belirsizlik ve karmaşayla doludur. Hangi indikatörler kullanılmalıdır? Hangi indikatör kullanılırsa geçmişte hangi başarılar sağlanmış olacaktır? Bu indikatörler hangi parametrelerle çalıştırılacaktır? En ideal parametre nasıl belirlenecektir? Bir indikatör ve parametre belirledik diyelim. Bu indikatör ve parametreye göre geçmişte işlem yapsa idik nasıl bir kâr grafiği elde edecektik? Kârımız ne kadar dalgalanacaktı? En büyük zararımız ne kadar olacaktı? En ideal indikatör gurubu ve parametre gurubu nedir ve nasıl belirlenebilir? Belirsizlikler bu şekilde uzar gider.

İndikatörlerle teknik analiz yaparken karşılaşılan meselelerden biri de indikatörün hesaplanacağı grafik periyodunun doğru bir şekilde nasıl belirleneceği meselesidir. Teknik indikatörler 5 dakikalık, 15 dakikalık, saatlik, günlük gibi herhangi bir periyotta hesaplanıp kullanılabilirler. Herhangi bir indikatörün değişik periyotlardaki grafikler üzerindeki değerleri ise birbirinden farklı olur. Dolayısıyla belirli  bir indikatör bir periyotta yükselişe işaret ederken diğer bir periyotta düşüşe işaret ediyor olabilir. Bu çelişkili durum genellikle yatırımcıların kafasının karışmasına ve kaosa neden olur. Yatırımcı belirli bir periyodu seçecek olsa bu durumda yine birçok belirsizlikle karşılaşır. En verimli ve en az riskli periyot nasıl belirlenecektir?  Bunu kesin olarak belirlemenin yolu, indikatörün belirli bir periyottaki geçmişte üretmiş olduğu alım ya da satım yönündeki öngörülerini incelemekten geçer. Fiyat grafiği geriye doğru mümkün olan en uzun süre boyunca incelenip indikatörün nerelerde alım yönünde, nerelerde de satım yönünde öngörüde bulunduğunun tespit edilmesi gerekir. Daha sonra bu öngörülerden ne kadar kazanç sağlandığı, riskin hangi büyüklükte olduğu gibi istatistiki bilgiler oluşturularak belirli bir indikatörün belirli parametre değerleri için belirli bir periyottaki verimi ortaya çıkarılmalıdır. Tüm bu çalışmalar yapılmadan indikatörlerin, parametrelerin ve periyotların rasgele seçilmesi, yöntemden elde edilecek verimin de rasgele olması ihtimalini ciddi derecede güçlendirir. Bunun sonucunda da çok büyük kayıplar yaşanabilir. Geçmişi bilinmeyen bir yöntemi kullanmaya kalkışmak kumar oynamak gibidir. Tüm bu çalışmaları yapmak ve yatırım işini kumar olmaktan çıkarmak ve ortaya ölçülebilir performans ve risk değerleri koyabilmek ise ciddi bir çalışma ve bilgi birikimi gerektirir. Bu çalışmaları sağlıklı şekilde yapmak çoğu zaman özel yazılmış bilgisayar programları kullanmayı zorunlu kılar.

Bu noktaya kadar anlatılanlardan açıkça görüldüğü üzere mesele ölçülebilir risk ile istikrarlı kazanç elde etmek olunca bir yatırımcının piyasalarda ve borsalarda yatırım yapması aslında oldukça zor ve zahmetli bir iştir. Yatırımcı bir yandan piyasa tüyoları, duyumları ve dedikoduları gibi çoğu temelsiz bilgi kaynaklarının etkisinde kalırken, diğer yandan yorumların çelişki, muğlaklık ve karmaşasında kaybolur. Bir yandan çoğu zaman kendi duyguları ile başedemezken, diğer yandan büyük belirsizliklerle ve çelişkilerle dolu teknik analiz okyanusunda bocalamaktan kurtulamaz. Tüm bu belirsizlik ve karmaşa içerisindeki yatırımcının gerçek verilere dayalı, sağlıklı, istikrarlı, ölçülebilir risk ve ölçülebilir verimlilikte bir yöntem geliştirmesi ve bundan faydalanması çoğunlukla çok zordur. İşte bu noktada sistemli yatırım ve otomatik robot programlar gündeme gelir.

Sistemli Yatırım

Belirli bir amaca yönelik olarak bir araya gelmiş olan ve birbirleriyle etkileşim içerisinde bulunan parçalar bütününe sistem denir.
Piyasalarda yatırım yaparken amaç en kısa sürede, en az riskle, en yüksek getiriyi elde etmek ve bunu istikrarlı bir şekilde devam ettirebilmektir. Bu amaca ulaşabilmek için doğru parçaların bir bütün oluşturacak şekilde bir araya getirilmesi, yani bir sistem oluşturulması gerekir. Bu şekilde oluşturulmuş bir sistemin öngörülerine göre yatırım yapmaya ise sistemli yatırım adı verilir.

Sistemler belirli kurallardan oluşurlar. Sistemlerin kurallara dayalı olan bu yapısı, yatırımcılara büyük kolaylıklar sağlar. Kurallar belirli olduğu için her zaman aynı kuralların işletilebilmesi ve böylece uygulamada bir düzen ve istikrarın yakalanabilmesi imkanı doğar. Kurallar seans içinde o anki duygu ve düşüncelere göre değil çok daha önceden belirlenmiş olduğu için hırs, korku gibi gün içinde ve seans boyunca yatırımcıyı esir alan duyguların tesirinden kurtulma yolunda önemli bir adım atılmış olur.

Sistemlerin istikrarlı yatırım yapabilmeye imkan sağlayabilmeleri için kurallarının belirli olması yetmez. Aynı zamanda sistemleri oluşturan kuralların kesinlik arzetmeleri gerekir. Örneğin çok basit bir sistemi ele alalım. Sistemin kuralı şu şekilde belirlenmiş olsun: Eğer piyasa gün içinde çok düşmüşse alım yapılacak, çok yükselmişse de satış yapılacak olsun. Bu kural bir sistem oluşturur. Çünkü belirli bir kurala dayanmaktadır. Fakat bu kural kendi içerisinde kesinlik içermemektedir. Piyasa ne kadar düşünce "çok düştü" kabul edileceği ve ne kadar yükselince "çok yükseldi" kabul edileceği rakamsal verilere dayalı olarak kesin bir şekilde belirli değildir. Belirsizliğin olduğu her durumda ise duygular devreye girer ve sistemli yatırımdan elde edilmesi umulan avantajlar sağlanamaz. Ayrıca kuralın kendisi rakamsal değerlere dayalı olmadığından bu sistemin geriye doğru test edilmesi ve geçmişte nasıl bir verim ortaya koyduğunun belirlenebilmesi de imkansızdır. Bu şartlar altında bu sistemden istikrarlı kazanç sağlamayı ummak neredeyse tamamen imkansızdır.    

Şimdi kuralları kesin olan bir sistemi ele alalım. Sistem yine çok basit bir sistem olsun. Eğer fiyat 14 günlük hareketli ortalama indikatörünü yukarı keserse alım, aşağı keserse satış yapılacak olsun. Bu sistemin kuralı belirlidir ve kesindir. Bu nedenle geçmişte nasıl bir performans elde ettiği net bir şekilde hesaplanabilir. Fakat buna rağmen sorunlar bitmez. Geçmişe ait verilere nasıl ulaşılacağı ayrı bir problemdir. Matriks, İdeal ve Metatrader gibi veri terminallerindeki veriler genellikle geriye doğru belirli bir tarihe kadar tutulurlar. Bu nedenle belirli bir sistemin kuralları kesin olsa dahi bu kuralların geçmişte ne kazandırdığının belirlenebilmesi için verilerin depolanması ve bu veriler üzerinde geçmişe yönelik testler yapabilen yazılım sistemlerinin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Diğer taraftan yukarıda bahsedilen sistemin çok basit bir sistem olmasından dolayı veriminin düşük ve riskinin çok yüksek olacağı aşikardır. Performansı yüksek ve riski düşük sistemler üretebilmek çok daha ciddi bir çalışmayı zorunlu kılar. Bu tür sistemlerin geliştirilebilmesi için aynı zamanda gelişmiş yazılım altyapısına ve bilgi birikimine ihtiyaç vardır. Çünkü fiyat verisi üzerinde yapılabilecek hesaplamaların ve oluşturulabilecek kural veya algoritmaların bir sonu yoktur ve kazancı yüksek ve istikrarlı, riski düşük ve geriye doğru uzun süreler boyunca denenmiş bir sistemin ortaya çıkarılması başlı başına bir mühendislik alanıdır.

Herşeye rağmen kuralları açık ve kesin, verimi ve riski uzun süreler boyunca hesaplanmış veya izlenmiş, kazancı yeterince yüksek ve istikrarlı, riski düşük bir sistem belirlenebilmiş olsa bile sistemin kullanılma aşamasında da büyük sıkıntılarla karşılaşılabilmektedir. Sistemin kurallarını sürekli hesaplamak ve alım satım kararına dönüştürmek ciddi bir zaman kaybına neden olabileceği gibi eğer hesaplamalar uzun ve karmaşıksa tüm mesai bu hesaplamalara ayrılsa bile yine de zamanında yetiştirilemeyebilmektedir.

Otomatik İşlem Yapan Robot Programlar

Buraya kadar yatırımcıların piyasalarda yatırım yaparken kullandıkları yöntemlere ve karşılaşılan birçok soruna değindik. Özetleyecek olursak:

  • Duyumlar ve söylentilerin kaynağı genellikle belirsiz veya güvensizdir.
  • Yorumcular birbiriyle çelişkili yorumlar yapımaktadırlar ve genellikle yorumların kendileri de yoruma muhtaçtırlar.
  • Duygular aklı devreden çıkaran en büyük düşmanlarımızdır.
  • Teknik Analiz yaklaşımı veriye dayanmaktadır ancak binlerce indikatör ve yöntem arasından tutarlı ve verimli bir yol bulmak çok zahmetlidir ve uzmanlık gerektirmektedir. Üstelik teknik analiz yöntemlerinin çoğunun kuralları belirsizlikler içermektedir ve kesinlik arzetmemektedirler.
  • Sistemli yatırım veriye dayanmaktadır ve kuralları belirlidir ancak sıradan bir sistemde verim sorunu, risk sorunu, hesaplamaların zaman alması, takip sorunu gibi birçok sorun mevcuttur.

Piyasalarda sistemli yatırım yaparken daha gelişmiş yaklaşım ise otomatik robot programlar kullanmaktır. Geliştirmiş olduğumuz otomatik robotlar birer bilgisayar yazılımıdır. Sistemli yatırımın avantajlarını bünyelerinde barındırdıkları gibi aynı zamanda otomatik olarak çalışıp tüm hesaplamaları da kendileri yaparlar. Bu hesaplamalar sonucunda alım-satım kararı verirler ve bu kararları bizzat piyasaya emirler göndererek hayata geçirirler. Yani taammen otomatik şekilde trade etme imkânı sunarlar.

Geliştirmiş olduğumuz robot programlar sağlam algoritmalar içerirler. Orijinaldirler ve kesinlikle Yatırım Teknolojileri bünyesinde geliştirilmişlerdir. Uzun dönemler boyunca denenmişlerdir ve istikrarlı kazanç potansiyelleri tartışmaya yer bırakmayacak şekilde objektif verilerle ortaya konulmuş durumdadır.

Robotlarımız geliştirilirken yine bizim tarafımızdan geliştirilmiş olan sistem geliştirme yazılımları kullanılmaktadır. Ayrıca geçmiş verilerin depolanması ve düzenlenmesi için veritabanımız mevcuttur. Veritabanımızdaki veriler üzerinde yine bizim tarafımızdan geliştirilmiş olan bilgisayar yazılımları ile istatistiki çalışmalar yapılmakta ve bu istatistiklere göre formüllerden veya algoritmalardan oluşan robotlar geliştirilmektedir. 

Otomatik robot programlarımızın avantajları özetle şunlardır:

  • Otomatik robot programlarımızın duyguları yoktur. Korkmazlar, heyecanlanmazlar, hırs yapmazlar.
  • Duyum, söylenti ve dedikodulara kulak asmazlar.
  • Piyasalardaki en gerçek şey olan verileri takip ederler ve hesaplamaları otomatik olarak  yaparlar.
  • AL-SAT işlemlerini de kendileri yaparlar.
  • Kullanıcı müdahalesi gerektirmeden çalışırlar.
  • Geçmişte elde ettikleri kazançlar ve istatistikler kesin bir şekilde bilinmektedir. Uzun süreler boyunca kullanılmışlardır ve denenmişlerdir.
  • Yüksek kazanç potansiyeli sunarlarken riski minimum düzeyde tutulmaya çalışırlar.
© 2008-2021 Yatırım Teknolojileri - Tüm hakları saklıdır - Bu sitedeki hiçbir içerik kopyalanamaz ve yeniden yayınlanamaz
Yasal Uyarı:
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri "Yatırım Danışmanlığı" kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, Aracı Kurumlar, Portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.